Mümtazer Türköne , Zaman , 30 Aralık 2007, Pazar
| m.turkone@zaman.com.tr | ||
| 2007: Nehrin daraldığı yer | ||
| Zamanı bir nehre benzetmek, antik çağlardan kalma bir metafordur. Herakleitos'un 25 asrı aşan "panta rei" (her şey akar) sözü, "bir nehirde iki kere yıkanılmaz" cümlesiyle birlikte gidenin bir daha geri gelmediğini, zamanın değişmesiyle her şeyin değiştiğini anlatır. | |
"Bir nehirde iki kere yıkanamazsınız", çünkü ne siz artık eski sizsiniz, ne de nehir artık eski nehirdir. Öyleyse 2008'e girerken tıpkı dünya gibi Türkiye'nin artık eski Türkiye olmadığını, bizlerin ve uğraştığımız sorunların da yaşanmışlıkların ilave yükleri ile eskileri olmadığını idrak etmemiz gerekir. 2007 yılı zaman nehrinin daraldığı yerde yaşandı. Daralmanın olduğu yerin önünde akış yavaşlar. Ama aynı yere daha çok şey birikir. Geçmişin bütün tortuları bu darboğazı kapatır. Zaman yavaş akmaya başlar. Darboğazın hemen sonrasında ise birdenbire hızlanan, delicesine coşan bir akış görünür. 2007 yılı darboğazın önünde yavaşlayan, bu yüzden fazladan birçok şeyi bünyesinde toplayan bir yıl oldu. Uzun, çok uzun bir tarihin döküntüleri, uzantıları tıpkı sele kapılıp sürüklenen ağaç parçaları gibi gelip bu darboğazda birikti. Akış halindeki su yani zaman sabırlı ama aşındıran bir güçtür. Tarih bu birikintiler arasında bir yol bulup hükmünü icra etmeye ve hızlanmaya çalışıyor. 2008, bütün bu badireleri aşmış olarak coşkun bir şekilde akmaya, gerisinde kalanları da önüne katıp sürüklemeye hazırlanıyor. 2007'ye damgasını vuran en önemli olay 27 Nisan Bildirisi değildi. 27 Nisan Bildirisi'nin müsavi dozda bir cevapla hükümet tarafından sahiplerine iade edilmesiydi. 27 Nisan Bildirisi'ni kaleme alanlar geçmişten gelen tecrübe ile her şeye hazırdı; ama bildirinin zarfıyla beraber olduğu gibi geri gönderilmesine hazır değillerdi. Aynı nehirde iki kere yıkanılmadığını, her silahlı müdahalenin birbirinden farklı olmasıyla anlamıştık. Şimdi, müdahale teşebbüslerinin nasıl akim bırakıldığını da öğrendik. Darboğazın önünde biriken molozlardan geleceğin nasıl temizlendiğini de görmüş olduk. Geride bıraktığımız şeyin 200 yılın en önemli dönemeci olduğunu bütünüyle kavrayabilmemiz için zamana ihtiyacımız var. Ama bugünden 2007 yılının tarihe "başarısız kalmış bir darbe teşebbüsü"nün yer aldığı bir yıl olarak geçeceğini öngörebiliriz. 200 yıla yaklaşan modernleşme tarihimizin başarması gereken nihaî hedef, toplumun kendi kaderine hükmetmesi idi. Çünkü modernlik böyle bir şeydi. Toplumu henüz reşit olmamış ve sürekli çocukluk evresini yaşayan bir "sürü" olarak gördüğünüz, kurumlarınızı da bu varsayıma göre oluşturduğunuz bir toplumun modernleşmesi imkânsızdır. Öyleyse bu "reşit olamama durumu"nun toplumun iradesi ile değişmesi ve vasilerin görevlerinin sona ermesi gerekiyordu. 27 Nisan Bildirisi vesayet iddiasının yenilenmesi idi. Verilen cevap ise, bu vesayet görevinin artık sona erdiği oldu. Bu tarihî dönüşümü sağlayan ana saikin, toplumun artık gerçekten kendi kaderine hükmetmeye başlaması olduğunu fark etmemiz şart. Her şeyin devletle ve devlet için mümkün olduğu bir tarihsel evre, zamanın zorlaması ile sona erdi. Cılız, çelimsiz bir devletin üzerine yeni çağın getirdiklerini yüklemeye kalktığınız zaman her şey çöker. Devletin başlangıçtaki doğal sınırlarına geri çekilerek, aslî görevleriyle uğraşması dışında yaşayabilme şansı kalmamıştı. Tarih hızlandı. Devlet ve onun bekçileri, ellerindeki silahla toplumu yönetme imkânı ve vasatı bulamadılar. Toplumun iradesi bu tarihî fırsatı gördü ve zarif bir el hareketi ile, zamanı geriye çevirmeye çalışan ana kapağı açtı, nehrin daralan yerinden çekip çıkardı. 2008 baş döndürücü hızla seyreden bir yıl olacak. Darboğaz aşıldı. Hayat normale döndü. Taşlar yerli yerine oturdu. Darboğazın gerisinde kalanlara ağıt yakanlara, eski ayrıcalıklı günlere özlem duyanlara hatırlatılacak tek şey var: Nehir artık eski nehir değil; bizler artık eski biz değiliz. 2008 yılının hayırlara vesile olacağı inancıyla... | |
30 Aralık 2007, Pazar |
No comments:
Post a Comment